BATI VE TÜRKLER

avatar

img_0.31315146544410105.jpg

Türkler Avrupa’ya ayak bastılar ama kendi ayaklarıyla bastılar. Batılıların karşısında daha akılcıydılar. Akılcı ve halkçı olduklarından yükselme devrinin basamaklarını atlayarak çıkmışlardı. Topkapı sarayı, bir saray değil bir halk eviydi. Tanzimat dönemindeki Boğaziçi sarayları birer halkevi değildi. Daha doğrusu Topkapı’da kazanılan haklar saraylara feda edilmişti. Saraylarda Padişah damatları vardı. Son dönemlerinde damatlar da bir şeyler yapmak istemişti. Ama yapmak istedikleri meçhule atılan birer kement veya sorumsuzluklar içinde eriyen birer hevesten öteye gitmeyen maceralardan ibaret kalmıştı. Padişah yardımlarıyla beslenen bu damatlar her türlü maceranın heveskarı idiler. Belki iyi niyetli idiler ama toy ve maceraperest idiler. Maceraperestler fazilet ve tefekkür yerine keyfe dadanırken, mucize gösteren de olmamıştı zaten. Halbuki Türkler için mucize, Bizans imparatorluğunu yıkmaktı. Yıktı ama yıktığıyla kala kaldı. Ve cumhuriyet kurulurken, halkını da atalarından mahrum bıraktı. Güya sıfırdan başlamıştık. Tabi ki her yeni kurulan devlet eski devleti kötü gösterecekti ki varlığını kabul ettirsin. Ama bizimkiler çok aşırı gittiler ve geçmişini düşman olarak gösterdiler. Değerlerini değiştirirken tek değişen şey zoraki olmasıydı. Harf devrimiyle zoraki eski kitapların anahtarları saklanmıştı. Yeni harf devrimine göre eski yok idi. Osmanlı yoktu, Selçuklu yoktu. Yok diyenlere rağmen tarih yok olmuyordu. Türkler artık tarihlerini sadece Ata ile başlatıyordu. Ve ülkenin eski nesi var nesi yok, taşlanmıştı. Taşlanmasına rağmen millet yine de eski tarihine hayran kalıyordu. Hayranlık milletin dramıydı ve dram Kemalistleri tarafından taşlanıyordu.

Taşlanma tabi ki eskiyle yeniler arasında kavga yaratıyordu. Kavganın dışında kalmak olmazdı. Kavga milleti karşı karşıya bırakırken, beyine saplanan diken idi. Diken incitiyordu ve incitirken kapanmayan yaralar açıyordu. Bizi küçülten ve yaralayan iğnelerden kurtulmak isteyecektik. Çünkü bizi küçülten tarihimiz yanlış ve günahlarla doluydu. Günahlarla artık başkası olmaktı. Tanzimat döneminde hepimiz birer Fransız idik. Daha sonra birer İngiliz olduk. Her ikisinden sonra A.B.D. li olduk. Bugün Anadolu insanı Türkçe konuşan Amerikalı olurken kendini kavrayacak durumda değildir. Sadece Amerika’dan işittiklerin tekrar eden herkes birer kapitalist… Aslında Türkler kapitalizme hiç bulaşmamıştılar, çünkü Türklerde hayat anlayışı eşya değildi. Hayat anlayışı duraklama dönemine kadar devletin rızasıydı. kapitalizmle servetin ferman dinlettiği Avrupa’nın kapitalist dünyasıydı. Yani Avrupa diniyle bile kapitalist idi. Avrupa’nın yapısı ve dini anlayışı hep kendi dışındaki insanları ezmek… Bugün Avrupa’nın dünyası ve değer yargısını başkalarının sırtında refah içinde yaşamayı kendisine felsefe edinen bir yapıda olduğunu görüyoruz. Servet ve kapitale alışan Avrupa için kapitalizm iktisadın bir kolu ve bu kolun yaratıcıları kendileri olurken, diğer milletlere bunu haram ediyorlardı. Avrupalıların bu görüşüne karşı çıkan Marx’ın hayalleri Avrupa’da doğmasına karşılık Avrupa’da gerçekleşmedi.

img_0.07415044560928603.jpg

Ama Avrupa Marx’ı ret de etmedi. Yarayanların ince bir çizgiyle kendine katmış oldu. Marx, Batı’da doğdu ama Doğuluların kahramanı oldu. Çin, Marx sayesinde bir bucuk milyar insanı bir arada tutma başarısını gösterdi. Zaten Çin yapısı icabı ezelden beri gelen bir atölyeler ve fabrikalar ülkesiyken kendi kendine de yetiyorken Avrupa gibi diğer insanları sömürme zihniyetinden yoksundu. Çin’de, din yani Konfüçyüs sömürücü bir millet olmalarını engelliyordu ama Çin ne zamanki Amerika boyunduruğunu kabullendi, Çinlilerin hammadde bolluğu, tekniğe karşı kabiliyetleri ve atölyelerinde ürettiklerini dünyaya dağıtmaları artık onları da Amerikalılar gibi sömürücü bir millet yaptı. Ve Amerika bugün Çin’in diğer insanları sömürmesine göz yumdu. Peki niye yumdu? Çünkü Çin Amerika dolarıyla ticaret yapmaktadır ve o da Amerika’nın ekonomisine katkı olmaktadır. Bugün Çin’de Amerikalıların kağıt olarak bastırdığı dolarlar yirmi beş trilyonu doları geçtiği söylenmektedir. Şimdi Çin bu parayla Amerika’dan eşya almaya kalksa Amerika’da ne uçak kalır ne de Amerikalıların bineceği bir otomobil. Peki bu parayı Amerika’ya bedava verse ne olur? Amerika kendi dolarının altında kalarak ne ekonomisi kalır ne de parasının değeri. Çin bir taraftan da kara kara düşünmektedir. Şayet Amerika çökerse bu dolarları ne yapacaktır? O zaman bu dolarları sobada yakmak zorunda kalacaktır. Açıkçası bugün cebinde dolar bulunduranların hepsi Amerika'nın çökmesini istemez çünkü çöktüğü anda cebindeki dolarlar sadece kağıt olacaktır. Tabi ki bu Amerika’ya büyük avantaj olmaktadır.

img_0.3254809214843447.jpg



0
0
0.000
1 comments