MEÇHUL DOST

avatar

img_0.7584454239624185.jpg

Size yine rastladım. Size rastlamakla içimde yine meçhul biri belirdi. Ben geniş hayali değil iken sayenizde uçucu oldum. Daha doğrusu aşırı hayallere kavuştum. Herhangi bir sokak, herhangi bir kasaba ve herhangi bir insanı boyayıp süsleyerek değiştirecek kadar… Açıkçası hayal dolu bir dünyam oluştu. Hayallerle bile istediğim seni sevebilmek iken ama yok ila düşman olacaksınız. Halbuki sizde ümit edileni arıyordum. Aradığım kin ve nefret değildi ama düşmanlığın ilk günü size rastlamakla başladı. Bilmiyorum siz karşıma çıkmakla neyi arıyordunuz? Sizi bilmem ama bu karşılaşma randevusu olmayan bir karşılaşma oldu. Kısa bir zaman geçmesine rağmen siz kıskanç iken, ben de kendimden şüphe etmeye başladım. Bence daima sizin için dost biriydim. Belki dost olmanın güzelliği buradaydı. Kafamla, duygularımla size dost iken, siz daima uzakta kalıyorsunuz. Ben de uzaktan uzağa sizi hayalimde küçültüyorum. Daha doğrusu ben sizi nereye kadar küçülteceğim? İşin kötüsü size daha ne kadar tahammül edeceğimi bilmiyorum. Ama gidebileceğimiz yere kadar beraberiz. Beraber derken, bugün basının başındaki sizler çokça meselesiz.. Siz ve sizin gibi köşe yazarları programlanmış gibi... Hepiniz de düşmanın askeri iken, işin kötüsü bizden biri gibi inandırıcı olmanız... Düşmanın istekleri doğrultusunda şekilleniyor ve istenen şeklin icaplarına uymaktasınız... Ve peşinizdeki kuyruk uzadıkça tüm yanlışlar adeta doğru gibi oluyor. En büyük yanlışınız hayatınızı daha fazla yükselterek adeta uçarı yapmak. İnsanların hayatını lükse alıştırıp alışanların sayını artırmak. Sayılar çoğalmakta ama insanlığın hizmetine sunduğunuz hiçbir şeyleri yok. Yine de kendinizi hümanist, başkalarını insanlıktan nasipsiz ilan ediyorsunuz. Ama yıllar oldu Hristiyan ve Budistlerin ürettikleriyle gösteriş refahında yaşarken, başınız dönüp kalmakta... Gösterişe meraklı Müslümanlar da severek bu oyunu oynamaya tabii oldu. Ama ithal edilen bu oyun yok olma oyundur. Ağır ve kaçınılmaz gösteriş sonrası eli boş kalacaksınız. Çünkü Müslümanlar gösterişle boğuşurken, giydikleri gösterişin gömleğiyle, ellerini üreten olmaktan ve işe yaramaz oldu. Çoktandır benzerine rastlayamayacağımız bir toplum olduk adeta. Gösterişle kendimiz göklere çıkartıyoruz. Üreten elleri benimsemediğimizi adeta itiraf ediyoruz. Benimsemediğimiz sanat ve tekniği üretenleri artık ciddiye de almıyoruz. Garip… Garipti… Garip bu memleketin sahipleri ele tutulacak sanat ve sanatçı olmaktan uzaklaştırıldı. Bugünkü yönetim halkını bal mumu gibi eritmek ve gösterişin her kalıbına sokmak istemekte. Bu ülkede horozlar artık yabancıların çöplüğünde zamansız ötmekte... Horoz ötüşleri vatandaşları doğru zamanda hayata bağlayıp ilerletme ciddiyetinden ve büyüsünden yoksun... Açıkçası toplumda yaşam değişti. Hayat şeklimiz değişirken, adeta yabancı üreticilerin tekniğiyle mecburi gibi bir gösteriş hayatı yaşamaktayız. Ve zorlanan vasıflarla birlikte lüks villalar, son model telefonlar ve son model arabalarla işe yaramadığımızı gösterişle yok etmeye devam etmekteyiz.

img_0.35653875679985125.jpg



0
0
0.000
1 comments